Bi yerde patlıcak. Bu senede sürer bu tantana.

Biz de yorum yapsak aptal aptal mı diyeceksin?

Bitcoin, Ethereum gibi piyasa değeri çok yüksek kripto paraların patlama gibi bir ihtimali olduğunu düşünmüyorum. Tamamen kişisel görüşüm.

bazı coinler düşüyor bazıları yükseliyor. onu da anlamıyorum. dolara bağımlı değil tam

too big to fail diye bir tabir var. zor ancak unutulmaması gereken her piyasanın manipüle edilebileceğidir. kenarda az param var değerini yitirmesin dersin koyar unutursun. ama al-sat yapacağım parama para koyacağım dersin o da olur. unutulmaması gereken bir yerde kazanan varsa bir yerde de kaybeden olur. mesele kaybeden olmamak ki illa ki olur. dediğim gibi manipüleye kurban da gidebilirsin ya da şansın yaver gider zamanında satarsın.

Himmet dayı aptal aptal dememin nedeni yatırım alanında bir iki ay önceye kadar hiçbir fikri olmayan insanların çok bilmiş bi şekilde fon yöneticisi gibi konuşmaları.

her konuda böyle insanlar :) yeni bi konu öğrenince insanlar seviyo muhabbetini. hele üc kuruş kar ettiyse piiiuu

defalarca patladı. ama uzun vadede hep kazandı.

4-5 senedir al/sat yapip takipliyorum. "pro" duzeyde degilim fakat bu isin patlamasi icin bence henuz cok erken.

Ama bundan sonra ne olur, bi sure altcoin party olur, birkac ay alan alir satan satar sonra bitcoin 20.000 altina iner, sonra ayi sezonu 1-2 yil surer. Sonraki patlamada 100.000 dolarlarin uzerine cikar. Ben elde duran fazla paranin bi kismiyla bir miktar btc alip uzun vade tutmanin kazandiracagi gorusundeyim.

Ama alt'lara Etherium ve birkac coin disinda girer miyim girmem.

Yıllardır her düşüşte patladı diyorlar, sonra daha fazla çıkıyor.

Gidiyor valla önünde bir engel görünmüyor. Şu fiziksel paralardan tamamen kurtulursak asıl o zaman görün şenliği.

elinde 3 kuruş olan bir çok insan gizli işsizliğini saklamak için yatırımcı triplerine girer, bu tüm dünyada böyledir.

patlayacak mı dersen normal şartlar altında patlaması lazım ama dünyanın en büyük ekonomisi olan abd'nin karşılıksız para basıp, halka yardım diye dağıtması gibi olaylar yaşadığımızdan her türlü balon uzunca bir süre daha gider muhtemelen.

Bu konuda bir ekonomist şu fıkrayı anlatmıştı.

Adamın biri pazarda eşeğini 100 liraya satmış. Alan kişi eşekle köye gitmiş, işlerini görmüş ve tekrar pazara gelip eşeği satlığa çıkarmış. Ancak pazarlık payı olsun diye fiyatına 200 Lira demiş. İlk satan adamda pazarda eski eşeğini görmüş. Bakmış ki 200 Lira Allah Allah demiş, bu eşekde galiba bir marifet var 1 haftada 100 den ikiyüze çıkmış der ve 200 Lirayı verip eşeği geri alır. Eve götürür bakar hiç bir marifet yok. Tekrar pazara çıkarır. Ancak kazıklandığı 100 liranın hatırına eşeğin ücretine 300 Lira der. Bir hafta önce eşeği 200 e satan adam galiba satmakla iyi etmedim. Bu eşekte özel bir durum olsa gerek der ve 300 liraya eşeği geri alır. Ancak evde eşeğin sağına bakar soluna bakar hiç bir özellik yok. Geri satışa çıkarar ve bu silsile komşularında araya girmesi ile devam eder ve eşeğin fiyatıda 1000 Liraya çıkar.O da ertesi hafta eşeşi geri almaya karar vermis. Bu alisveris her hafta fiyat arta arta devam etmis. Birkac hafta sonra pazara bir başka köyden Ahmet M. gelmiş. Ahmet pazardaki kalabaligin arasina dalinca bir de ne gorsun:
- "Al, al, al, sat, sat , sat" bağrışmaları arasında bir yaşlı eşek ve bu eşeğin 1000 Liralık satış fiyatı....!
Yanındakine sormuş
- "Hemşerim, bu yaşlı esek 1000 lira eder mi yahu?"
Adam hemen yanıtlamış;
- "Valla grafikler ortada. Bu eşeğin fiyatı 100 liradan başladi, 1000 liraya kadar geldi. Şöyle bir tekniğine bakarsan görürüsün. Eşeğin fiyatı 1000 Liradaki direncini kırarsa, 1500-1650 bandına kadar yolu var.

Bu konuda bir de Ekonomi Dünyasının İlk Spekülatif Balonu: Lale Çılgınlığı konusunu araştırmanı tavsiye ederim.

piyasa neye para diyorsa para odur.

Bence kripto para konusunun en sorunlu kısmı spekülasyonla dönüyor olması. Elon musk-dogecoin olayı en büyük örnek. Büyük balıklar, kripto paraları normal borsaya göre daha kolay ve hızlı speküle ediyor. Her yerde büyük balıklar ekmeği yerken geri kalan muhittin topalaklar kırıntıları yeme peşinde koşar ama burada durum daha da aşmış boyutta. Bütün piyasa spekülasyon üzerine kurulmuş.

Kısa vadede patlayacağını sanmıyorum, denildiği gibi uluslararası piyasada kabul görürse, kullanım alanı genişlerse bir sorun olmaz aksi durum soğuk duş etkisi yaratabilir.

Beni yavastan durtmeye basladiginda bitcoin $500 civarindaydi. Eninde sonunda kesin patlayacak diye diye 5 sene gecti, bu arada bitcoin 48bin dolari gordu.

Zamaninda kenera attiklari 3-5 coin ile yurtdisinda araba alan arkadaslarim var, araba bayilerinin kapisinda bitcoin kabul edilir yazilari asili. Artik is "kesin bir noktada patlayacak" olayini gecmis vaziyette gibi duruyor.

Lale cilginligiyla bunu bir tutmak sacmalik. Piyasa hacmi inanilmaz biyutlardaz birileri ciksa bile baskalari girip bitcoin aliyor.

"Patlamak" ile kasıt "sıfırlanmak" gibi bir şeyse, bence hayır. %10 geri çekilir, %35 düzeltme yapar, uzun süreli ayıda %85 çöker piyasa ama ben de patlamaz diye düşünüyorum. 2013 yükselişinde yoktum, 2017'den beri varım piyasada öyle ya da böyle, 2021'de de benim bir önceki dalgadaki halim gibi daha önce "parayı gecelik faize koyam, 3-5 de dolar alam"ın dışında finansal hiçbir şey yapmamış binlerce insan ve milyarlarca dolar dahil oluyor piyasaya. O bir yana, inanılmaz bir kurumsal para akışı ve tanınırlığı da var. Bir nevi ponzidir nihayetinde, erken girenler ve çökmeyi denemişli olanlar avantajlı, henüz tanışmış olup her şeyin sonsuza dek yükseleceğini umanların canı sıkılacak büyük ihtimalle öyle ya da böyle.

Hükümetler karşı hamle yapmadıkça, kendi resmi coinlerini çıkartmadıkça pek bir patlayacaklarını sanmıyorum, elimde param olsa kesinlikle bende üç-beş bir şeyler koymak isterdim.

borsada şöyle derler; "eğer bir hisseyi şirketteki çaycı bile duyup, aldıysa o kağıttan çıkmanın zamanı gelmiştir."

herkese bol şans.

uzun dönemde gelişerek gidecek ama eski döngüler gibi olursa tepeden (henüz oraya geldiğimizi düşünmüyorum ama geldiği noktada işte) %70-85 düzeltme yapabilen bir enstrüman bu. Ben 2018'de içeride kaldım iyi bilirim :D

sonuç olarak bitcoin gibi arzı sınırlı şeyler atıyorum 2030'da şimdikinden çok çok daha üst yerlere de çıkar, ama arada milletin hayatını etkileyebilecek kadar düşüşler de görüyor bunu bilin. (altcoinler daha da fena, keşke tepede her şeyimi btc yapıp öyle tutsaymışım demiştim)

elinde coinleri tutan biri olarak da henüz alt rally'nin geldiğini düşünmüyorum. Hala çok fazla para btc'de.

edit: tepeyi kestirmeye çalışan varsa, ben şunu takip edeceğim: www.lookintobitcoin.com

edit2: bence kullanım alanları da artıyor. Geçenlerde "avans hesap" kullanır gibi loan aldım (tabii elimdeki daha fazla coini teminat göstererek) onunla yatırım yaptım sonra geri ödedim. Baya kullanışlı olmaya başlıyor bu iş.

Ha patladi ha patlayacak, aptallik etmeyin donunuza kadar alacaklar diye diye izledik olay enteresan noktalara geldi.

2014-2015 gibi bir bitcoin ATMsi dikkatimi cekti kahve alirken, ustunde 600 kusur dolar yanip sonuyor, BTC o kadardi o zamanlar. Ya buna hangi salak gider bu kadar para verir diye icimden gecirdigimi net hatirliyorum. O gun 5 tane alsaydim simdi baya baya rahattim. Sans iste.

Bilmeyen azdır.

soruyu da yanlis sordunuz gibi geldi bana mantik hatasi oldu. Yoksa, anadilleri kurtce olmadığı icin gerek gormuyorlar mi diyip Turkcelerini sorgulamak falan absurt oldu.

90%i Kurtce bilmiyordur, kesin bilgi yayalim. Kendi aralarindaki konusma dili yari Turkce yari Almanca garip bir dil. Yeni jenerasyon felaket, anne babasiyla konusurken bile Turkceye almanca katiyor farkinda olmadan, kelime sikistirmak degil, farkinda olmadan 2 cumle turkce, 2 cumle Almanca konusmak, oyle gidip gelen dil. Sirf Kurtler degil yeni jenerasyon tum Almancilar boyle. Ha bir almanla konusurken Turkce katmaz bak, zihin onu ayirt edebiliyor:) Ama kendi aralarinda tam bir kesmekes oluyor dil. Sonucta Turk televizyonlari izleniyor her ailede, dizisinden, macina haliyle Turkce biliyorlar ama yazi, konusma bayagi kotu yani. Gocmenligin sonucu anne baba uzun saatler disarda calisiyor, cocuklariyla ilgilenmiyorlar cocukta ne ogrenirse sagda solda, evde, televizyonda, disarda o iste

@neverletyougodown, teşekkürler


Almanya dogumlu kurtler/turkler birbirlerinden fazlasiyla nefret ettikleri icin, hem de gerek duymayacaklari icin, Kurt kokenliler Turkce ogrenmeyi tercih etmezler diye dusunuyordum.

Peki, turkce ogrenmelerinin sebebi nedir? Türkiye kokenli Kurtler de kendi aralarinda Türkçe konustugundan, cocuklari da mi Türkçe ogrenmek zorunda kaliyor? Ya da bahsettiginiz gibi turkce yayinlari takip ettikleri icin mi?

Anadilleri Kurtce; Kurtce seviyeleri de ailenin bilincine ve ne zaman goc ettigine gore degisir. Genelde gerek duymuyorlar Turkce ogretmeye tanidiklarimin cogu. Benim tanidigim aileler evde sadece Kurtce konusuyor okulda Almanca. Zaten cogu siyasi sebeplerle orda. Eger siyasi bilinci o yondeyse Turkce ogretmesinin mantigi ne?

@cay sigara Turk Kurt birbirlerinden ayri yasamiyor, oyle cok buyuk dusmanlik, nefret falan yok yani, ha bazi milliyetci, kurtcu dernekler vardir Turkiye'deki olaylardan, gelismelerden sonra eylem, protesto yapiyorlar farkli gruplar karsi karsiya geliyor, ortalik karisiyor sonra onlar haber olarak yansiyor medyaya, iki millet arasinda buyuk ayrim var gibi dusunuluyorsa yanlis o. kimse kimseye sen ocun bucusun diye yaklasmaz, yaptiklari isler belli zaten bakkallik, restoran, kebap falan iki toplum da oralardan ekmek yiyor cogunlukla. Gocmen gocmenle yasiyor daha cok, haliyle yakin temas kacinilmaz, birbirlerinin isletmelerinde calisiyorlar, ayni ortamdalar cogu zaman, baskin dil Turkce oldugundan Turkce konusuluyor daha cok. Kucuk Turkiye gibi iste cogu Kurt Turkce biliyor Turkce konusuyor Turkiye'de de. Ha tabi ki iltica vs ile gitmis asiri Kurtcu kesim cocuguna ogretmez o ayri. Ama o kesimin cocuklari ne kadar Kurtce biliyor o da ayri mesele:)

Cogu evde "anadil" Türkce yine de. Hatta Kürtce sadece anne-baba arasinda konusuluyor, cocuklarin anlamamasi istenilen konularda. Politik aileler de dahil.

Evde sadece Kurtce konusanlari ise hic duymamistim, duyuru sebebiyle ogrenmis oldum.

Ikisi de çok güzel kanka. Adı ile büyüsün inşallah. Manitanım adı Zeynep. Adı ile hitap etmeyi çok seviyorum. Zeynep e +1 veriyorum ama Asya ya da göz kırpmıyor değilim.

zeynep ve özlem favorilerim benim.

ikisi de çok güzel. bence ikisini birlikte verin çünkü ikisine de kıyamadım. tek dezavantajı güney amerikalılar gibi uzun bir ismi olur. zeynep asya öztürk yılmaz mesela.

ikisi de çok kötü isimler üzgünüm ama. Zeynep köylü kız ismi, Asya da malum bi kesmin çok kullandığı bi isim. Bi de koca kıtayı niye kıza isim olarak veriyolar hiç anlamıyorum :(

Ben olsam ikisini de vermem dediğim gibi ama cidden niye bu kadar popüler olduklarını anlamadığım iki isim bu. Yine de illa bi tanesi olsun derseniz Asya bi tık daha iyi yani, Zeynep koyarsanız Zeyno falan derler okulda isminden soğur kızcağız.

Zeynep+1

İkisi de gayet güzel isimler. İkisini de verebilirsiniz ama tek bir seçeneğimiz varsa oyum Asya dan yana.

Zeynep, arapca oldugu icin Türkiye'deki en yaygin kız ismi. Ayrica Ortadoğu, Afganistan, Pakistan'da filan da gayet yaygın.



Zaynab, also spelled as Zainab, Zayneb, Zeinab, Zineb, Zinab (Arabic: زينب‎ ) is an Arabic female given name meaning "fragrant flower".

zeynep ismine bir sürü şarkı bile yazılmış, asya öyle mi?

Asya tabi ki. Bi kere Selvi Boylum Al Yazmalım'ın hatırı var (gerçi hikayenin orijinalinde kadın karakterin adı Asya değil ama olsun).

asya.. başka isim verirsiniz sonra içinizde ukde kalır (kendimden biliyorum :) )

zeynep +1

Asya + 1

Cirkin oldugum icin ne desem bilemedim

yasal olarak cayma hakkini kullanmana engel bir durum yok. cabuk bozulan urunler ile kisisel kullanim icin ya da kisiye ozel uretilen urunlerde cayma hakki istisnasi var. elektronik urunler icin boyle bir istisna yok.

uydurmuş hepsiburada. kaldı ki kendi sitesinde dahi açıkça belirtmiş cayma hakkının olmadığı ürünleri. elektronik dahil değil doğal olarak.

www.hepsiburada.com

hepsiburada destek, açık açık almıyoruz,servise götürürsünüz dedi. demek ki sıkıntı çıkaracak iade isteyen olursa. (ekran görüntüsü ekledim)
sıkıntı çıkarmayan platform var mı ?

Linkte şöyle bir ibare var;

"Cayma hakkı süresi sona ermeden önce, tüketicinin onayı ile ifasına başlanan hizmetler (Montaj vb.)"

Yani TV aldınız, sizde kullanılmamış halde sıfır kutusunda duruyor. 14 gün içinde iade edebilirsiniz, ama servis çağırdınız, geldiler kutudan çıkarıp kurdular gittiler.

Sonradan "ben beğenmedim" diye iade edemiyorsunuz, varsa bir sorun problem servise gönderip çözebilirsiniz.

Benim anladığım bu, mantıklı olan da bu sanki.

100-200 fazla ver amazon'dan al.

Aslında düşününce kurulum gerektiren ürünü iade almamaları çok mantıksız değil gibi

Amazondan tras makinasi aldim. 3 hafta kullanip begenmedim ve iade ettim.

Bu da elektronik ve sacima surdugum bir ürün. Amazon farki.

bana göre online alışverişte cayma hakkının mantığı, fiziksel olarak göremediğin ya da inceleyemediğin ürünleri görüp elleyip vazgeçmek. siz mağazada ürüne bakıyorsunuz, ne olduğunu görüyorsunuz, alıyorsunuz ya da almıyorsunuz. ama ürünü aldıktan sonra cayma hakkınız yok, çünkü görerek beğenerek aldınız. internette bu yok.

kurulum yapılması ise, artık ürünü gördünüz, beğendiniz, caymadınız, kullanıyorsunuz. daha ne cayacaksınız? evde deneyeyim de geri vereyim diye mantık olur mu? mağazadan aldığınızı geri verebiliyor musunuz evde denedikten sonra?

5-10 metrelik kulaklık kabloları var çok ucuza. Hediye edebilirsiniz. Tek yaşıyor olsam ve böyle bir durum olsa ben kabul ederim böyle bir hediyeyi.

www.hepsiburada.com

edit: anlayışsız, medeniyetsiz bir hödük olmama ihtimali mevcut yine de komşunuzun. yatağınızın yönünü değiştirin ya da duvara ses yalıtımı uygulayın diyebilir tabii hödükse.

Bence yapacak pek bir şey yok taşınmaktan başka.

aynı durumu yaşadım. yatak odamın diğer tarafında çocuk odası vardı ve çocuk odasında TV vardı. gece saat 12de bile TV'de çizgi film falan izliyordu. sesini de açıyordu. delirmeye ramak kala taşındım. sizin durumda da maalesef başka bir çaresi olduğunu düşünmüyorum, sesi çok açmıyorsa kendi evinde tv izlememesini, kulaklık takmasını rica etmek biraz garip kaçabilir. çok üzülerek bütün empati duygumla taşının derim.

of of,
bir dairenin salonu ile diğer dairenin yatak odasını dip dipe yapan müteahitte ne desek boş.

burada oturmak hata, siz başka şeyler yapsanız adam canlı yayında sizi dinleyecek demek.

mümkünse daireler arası iletişimin minimum tutulduğu (emlak bankasının örnekleri var) yerlerden ev almaya bakın.

benzer durumda bana gelseniz üzgünüm ama yatağınızın yönünü değiştirin ya da duvara ses yalıtımı uygulayın derdim. tvyi kulaklıkla izletme fikri çok saçma.

o oturma odasındaki duvarı değiştirecek(bunun ücretini teklif edebilirsiniz) siz de yatağınızın yönünü değiştireceksiniz. Hala ses rahatsız ediyorsa, bir bluetooth kulaklık hediye edebilirsiniz.

Kiracı mısınız, ev sahibi mi?
her iki taraf da ev sahibi ise ortak sorun olarak düşünüp duvarın her iki tarafına da yalıtım yaptırabilirsiniz.
her iki taraf da kiracı ise ev sahipleri ile görüşüp ikna etmeniz gerekir.

biz de o da kiracı diye biliyorum. bir de biz inşaatken bakmıştık meraktan onun tek boş duvarı orası ve zaten tv çıkışı falan da orada değiştiremez, bizim de aynı şekilde kapı olduğu için diğer duvara taşıyamayız. Yani resmen önlü arkalı planlamışlar:)
saçma bir durum cidden adama da bize de yazık.

Çok büyük bir problemse arkadaşa ufak bi ses sistemi hediye edebilirsiniz. Televizyon sesi arkadan direkt duvara veriyor, ses sistemi ile sesi karşıya vermesini sağlar "en azından" - bunun dışında yapacak pek bir şey yok.

o halde başlık da sorunlu.
sorun o. müteahhitte her zamanki gibi.

prezarlatif +1. tek yol yalıtım

Komşunuzun Televizyon ile duvarın arasında kalan yere Strafor benzeri ses yalıtımı yapacak bişeyler yerleştirseniz TV büyüklüğünde sorunu biraz azaltır mı ki ?

roketadam +1 demeye geldim.
TV'nin ses çıkışının yönü önemli.

Duvara ses yalıtım şiltesi üzerine 5 cm ytong sıva boya. Epey keser ama biraz tutar tabi. Usta çağırmanız gerekirse ona da yevmiye artı yemek. Bir günlük iş en fazla.

evet, o zaman en iyi yol yalıtım.

Arkadaş tek yaşıyorsa, belli bir saatten sonra kulaklığa geçmesi de sorunu çözer.
Bizim evde de benzer sorun var ve ben alttaki komşumun salonuna ses gitmesin diye bt kulaklıkla izliyorum 23:00ten sonra.

Ses sistemi ile sesin kaynaginin konumunu degistirsin. Yalitimla filan ugrasilmaz.


Ses sistemine sicak bakmiyorsa, fiyatinin yarisini siz karsilayin.

yatak odanızı değiştirin. adam zaten 1+1'de oturuyormuş.

teknik olarak nasıl mümkün olduğu konusunda hukukçu arkadaşlar bilgi vereceklerdir. fakat ben uzun yıllardır (40-50 sene) bu ülkenin altının oyulmaya çalışıldığını ve bunun da adalete, güvenlik kuvvetlerine, vergiye, eğitime, özetle kurumlara güvenin yok edilmesi suretiyle yapıldığını düşünen kitledenim.

Haberde "suç kaydı bulunduğu da belirlenen" diyor. Bu suçlardan hüküm giyip cezasını çekmiştir muhtemelen. Her suçun belli bir cezası var ve infaz kanunu gereği bunun da bir kısmını yatıp çıkıyor. Ömür boyu hapis yatacak değil. Ömür boyu hapis yatması için gazeteci ya da muhalif siyasetçi olması lazım.

Bu olay özelinde eleştirilecek bir şey varsa TCK ve İnfaz Kanunlarıdır. Maalesef garip kanunlarla yönetiliyoruz.

Adam 30 yaşında diyelim. ilk suçunu 18 yaşında işlese 10 yılını cezaevinde geçirmiştir. Genelde hüküm giydiği cezanın 3'te 2'sini yatıyor bildiğim kadarıyla.

Bir de tutuksuz yargilama esas oldu. Eger yargilama uzun surecekse ve suc da o kadar buyuk cezasi olmayan bir seyse hirsizlik gibi tutuklanmiyor ya da ilk mahkemede saliniyor. Sonra kisi ceza aliyor, yargitaya yolluyor vs onaylanmasi yillar aliyor. O arada ornegin 5 yil serbest. Bunun dışında cezanin son bolumundeki denetimli serbestlik tedbirleri son 5 yildir surekli arttiriliyor cezaevleri sistigi icin. Yani acik cezaevi ds derken kapalida neredeyse hic yatmayanlar var. Ve son olarak corona sebepli de açık cezaevleri bosaltildi derken cezaevinde orgut suclari disinda cok da insan kalmiyor:)

denetimli serbestlik, şartlı tahliye, açık cezaevi, corona affı, tayyip affı, vs. bir sürü şey var. haberde 24 yıl ceza aldı diyor. bir de bakıyorsun sadece 6 ay kapalı cezaevinde kalmış. bu arada açık cezaevi kyk yurdu gibi bir şey.

Bazen ben de soruyorum avukat halimle...

Adaletin olmadigi ulkede adil davrsnmaya calismak tam bir gerizekalilikmis.


Peki sizce bu suclularin serbestce dolasmasi ne kadar daha surecek, bunun onune gecmek icin yeni cezaevlerinin yapimi ya da baska calismalar var mi?

vaay, enteresan bir durum

ama oncesinde yakindaki binalarin catilarinda insaaat, cati isleri vs gibi bir sey var mi? oradalardan sicramis olabilir mi? ciplak elle dokunma bence

elimi neredeyse hiç değdirmedim, boş bi fanus vardı onun içinde tutuyorum. site 2 blok ve yakın çevresi boş, zaten yüksekteyim etraftan gelme ihtimali düşük. gördüğüm en tuhaf taş dünya dışı olduğu çok belli. ele alınca şaşırtan bir ağırlığı var, sanırım ağır metaller içeriyor.

enteresanmıs. nasa gelip türkiyeden gök taşı satın alıyordu bi ara doğu bölgesinde maden arar gibi göktaşı arıyodu insanlar. onların sattığı yerle iletişime geçmek lazım belki satabilirsin.

Hürriyet gazetesine haber verirseniz haber yaparlar sizi herhalde :D

Konudan anlamıyorum o yüzden gerçekten göktaşı mı bilemem, ama öyleyse çok ilginç bi durum gerçekten. Saklayın anlatacak hikayeniz olur ne güzel işte.

eğer istiyorsan bizim üniversitelerin bölümlerine bağışlayabilirsin, satayım dersende ufak bir parça alıp analiz ettirip evet bu taş dünya dışıdır dediklerinde ilan açarsın sonrasına bakarsın.

Facebooktan ankara üni astronomi prof. ethem derman'a mesaj at o da sana muhtemelen bir işe yaramayacağını hatıra olarak saklamanı söyleyecektir

araştırdığım kadarıyla (salak salak haber siteleri) bu boyutlardaki göktaşları $10k'ya kadar fiyatlarla satılıyormuş, var mı böyle bir şey? lütfen olsun çünkü. ücretsiz izinde boğulanlardanım.

2. Fotoda asfalta benziyor. Ayrica, o yukseklikten gelen bir goktasi sadece cam kirmaz, daha fazla zarar vermis olmali.

bu konuda fizik bilgim pek yok ama uzaydan düşecek olsa evinize cok daha fazla zarar verirdi gibi geliyo, sadece cam kırılmasıyla kalmazdı. değer konusunda ise kendin araştırmanı yapıcaksın, belki değerli çıkar. ama çıkacaksa da buradan öğrenemezsin değerini

Leyla ile mecnun'da mecnun'un kafaya düşmüştü ya o geldi aklıma :)

dogruysa, radyoaktivite olabilir, cok gozune falan yaklastirma.

göktaşı gibi durmuyor. üzerindeki yanık izlerine bakarsan bir bölge süngerimsi diğer kısımlar yanıksız ve keskin kenarlı. göktaşı olsa atmosferden geçerken oluşan ısıdan dolayı keskin kenar kalmaması gerekirdi. göktaşlarını tespit edip sınıflayanlar var birkaç detay fotoğraf atarsan sana net yanıt verebilirler.

çevrede taş ocağı gibi patlama yapılan bir yer var mı ? bu daha çok bir yerden kopup gelmiş gibi.

arkadaşlar 7. kattayım, geldiği cephede en ufak yapı yok boş tarla. asfalt diyen olmuş, o da yok. taş düştüğünde sıcaktı, muhtemelen daha büyüktü ve atmosfere girdikten sonra patladı, parçalardan biri de evime düştü. olay saati gece yarısından biraz sonra.

yaa, benim aklima gelen ucaktan falan atilmis bisey olmasin mesela kaka gibi. benzemiyo ama ins. degildir. Ankara'da böyle bisey olmustu cunku baya eskiden.

Bence de astronomlara vs. sorun öncelikle radyoaktivite olasılığından dolayı pek yanaşmayın ama para etmeyebilir de çok ümitlenmeyin.

Lütfen sonucu yazın buraya merak ettim ben de.

redditte sordum gelen ilk cevap

"The surface texture completely rules out a meteorite, unfortunately."

başka birisi daha aynı başlığı açmış
old.reddit.com

"it doesn't look like any meteorite I've ever seen. On the other hand, if a meteorite (let's say the size of a golf ball) passed through your window, it would do a major damage. It may even retain enough heat to cause a small fire, depending on many conditions."

meteor olsaydı görüntüsü linkteki örnekler gibi olurdu demiş
meteorites.asu.edu

göktaşı olsa bile elinizi dokundurup dokundurmamanız bir şey ifade etmez bu saatten sonra ( yine de dokundurmayın toksik elementlere karşı). evrendeki elementler belli. göktaşı olsa bile büyük ihtimalle demir ağırlıklıdır.

radyasyon varsa da ziyadesi ile etkilemiştir zaten şuana kadar. ama %99 radyoaktif değildir.


astronomi gruplarında araştırabilirsiniz bulunduğunuz şehirde göktaşı hareketliliği olmuş mu. düştüyse bir tek size gelmemiştir.

reddit'e göre meteor olsaydı ortalık yangın yeri olurmuş.

"The surface texture completely rules out a meteorite, unfortunately."

aynısını yazdık ama bize inanmadın :)

A magnet will be attracted to most meteorites, even stony meteorites, due to their high iron and nickel content. diyor bir dene bakalım.

ekşi sözlüğün kendi uygulamasının altında kapalı api var, diğer uygulamalar reverse engineering yapıp bu apiden faydalanmadıkları sürece müsama gösterilir diye düşünüyorum.

Arkadaslar, yanitlar icin tesekkurler ama ben uygulamanin nasil yapilacagini sormuyorum.

Ssg, bu uygulamalardan zarar gormesine ragmen neden izin veriyor? Hala bu uygulamalara izin veriyor mu, yoksa bu 2-3 uygulama ssg goz yumduğu birer istisna mi diye merak ediyorum.

İzin vermeme gibi bir opsiyonu yok. Yani engellemesi mümkün değil ya da zor teknik olarak. Dava vs. olaylarını bilmiyorum.

Bir de mesela adblock'u da engelleyebilir, ama engellerse ben siteye girmem. Onun yerine entry'lerin arasına reklam alıyorlar. Yani 3rd party uygulamalardan kaybı o kadar da çok değildir, direkt kör dövüşüne girmek yerine çözüm üretmeye çalışıyorlardır vs. Mesela ben kullanmıyorum ama eksicep olmasa siteye girmeyecek X insan vardır, girecek olanlara google reklamı gösteremiyor (kayıp) ama diğerlerine manuel reklam gösterebiliyor. Sonuç daha kârlıdır muhtemelen.

Yaparsanız yayınlayabilirsiniz, neden olmasın.

Kayıp yüksek değil artı olarak ssg'nin düşünce yapısı full kapitalist değil, yani digitürk gibi, tv8 gibi.
Uygulamaları kullannalar muhtemelen yazarlar genelde, yazarlar da içerik oluşturanlar olarak bakarsak karışmamak şu düzlemde en mantıklısı olabilir yönetim için. Ek olarak iyi bir uygulama sunmadıkları sürece de kendilerinde hak görmüyor olabilirler biraz :)

İsterse engelletebilir, çok kolay. Uygulama marketine "bunlar benim içeriğimi çalıyor" derse çat diye kaldırırlar o uygulamaları (fair use başka bir şey, fair use demeyin lütfen, burada komple içeriği kopyalamaktan bahsediyoruz) ama öyle bir şey yapmıyor demek ki.

@hayirsiz, aynen katılıyorum. Ssg, eksisozluk markasını kullandigi icin bile uygulamayi kaldirabilir.

Ya ben ssg nin bununla ilgili bir koşul değişikliğine gittigini hatirliyorum sanki. Bu yuzden merak ettigimden sormustum.

Sözlük yöneticilerinin telefonlarında bile bu uygulamalardan birini görürsem hiç şaşırmam :) Belki de o yüzdendir çünkü bazıları resmi uygulamadan daha hızlı ve işlevsel. Mesela Ssg, resmi uygulamada nick'lerin, entry'lerin üstünde olmasından rahatsız olduğunu bizzat dile getirmişti. Son güncellemeyle düzelttiler.

sozluk ssg'nin degil ki, kancuk'un.

uygulamalar, sözlüğü daha aktif tutan şeyler değil mi? niye engellesin ki? facebook'un büyümesini düşün, facebook ben sizin facebook içinde app geliştirmenize izin vereceğim dediğin de olay olmuştu, daha sonra ki oyunlar ile kullanıcı sayısını katladı? yani aslında iyi bişi?

benim düşünceme göre
iki uzmanlık yolu var ilk önce bunlardan birini seçmeli - ilk önce dediysem de başta hepsini kurcala hangsini seversen :)
arkaplan ( c,php, pyton vs
ön plan ( html, java)
birde
android programcığı var tabi.

benim önerim c diline bakman. Hatta freedos sistemi var onun için yazıp eğlenebilirsin değişiklik olur :)
şu da koştura koştura seçim yaptım oldu bitti olmabiliyor. iler canın arkaplandan önplana geçmek isteyebilir.
önplan için
html css3 temel zaten.
Yazılımın modası olmaz ihtiyacı olur. O şekilde bakarsan dillere karar vermen daha kolay olur.
Ne yapmak istiyorum bunun için hangi dili öğrenmeliyim.
Yoksa günümüz modasında fular değerli o ozaman fular almalıyım değil. Sana yakışanı ihtiyacın olanı bul. Bu da hepsinin ne olduğunu neler yapabildiğini okumamla başlar :)

Genel olarak şu kurs iyi mi sizce başlangıç için? Genel bir çerçeve verecek gibi ama 180 saat fazla gibi geldi giriş için.

www.ismek.istanbul

şu kurs da yazdığınız hemen bütün diller hakkında bilgi veriyor ve giriş yapıyor gibi.

www.udemy.com

çevreniz, torpiliniz yoksa boşa çaba bunlar. bilgisayar muhendisleri is bulamiyor. kariyer.net de ilanlara kac kisi basvurmus onlara bak, sonra bu yolu tekrar dusun.

yazılım öğrenmek oldukça kolay ve boş durmak yerine öğrenmek istemen daha şimdiden okuldaki pek çok kişinin önünde yer alacağını gösteriyor. bu iyi bir şey.

yazılım öğrenmek iki farklı şeyi öğrenmek demek, biri her hangi bir konuşma dilinde bulunan grammer bilgisi, bu yazılım dillerinde oldukça az bir alan kaplıyor ve bunları öğrenmek en fazla bir hafta hadi çok yeni ve acemisin 1 aylık bir süre diyelim. diğeri ise kavramlar, bu kavramları anlamak, neden ihtiyaç duyuyoruz ve kullanıyoruz kısmını kavramak biraz zamana ve tecrübeye ihtiyaç duyuyor ancak tecrübe kitaplar ile bizlere aktarılabiliyor.

grammer bilgisine yazılım dünyasında syntax diyoruz, yazma biçimi; bu dilden dile değişebiliyor, bazı dillerinki birbirine çok yakın bazı dillerinki ise çok uzak olabiliyor. ancak kavramların pek çoğu ortak, her dilde, her teknolojide varlıklarını sürdüyorlar. bu nedenle başlangıçta hangi dili öğreneceğini günün modasına göre belirlemen gereksiz, yazılım dünyası içerisindeki kavramları (kontrol yapıları, döngüler, değişkenler, fonksiyonlar vb. tanımlamalar/kavramlar) öğrendikten sonra, X dilinde yaptığımız Y işini, Z dilinde nasıl yapıyoruz sorusuna cevabı bulmak bir dakikadan kısa süren bir eylem çünkü sadece grammer/syntax bilgisine ihtiyacın var. yukarıda parantez içerisine aldığım şeylerin ne olduklarını "anladıktan" sonra aynı anda 2/3 dilin söz dizimini öğrenebilirsin.

Burada belirliyici olan moda değil, en fazla dökümanı olan dil olmalı. Bunlardan bazıları php, python, perl, C, Golang. bu dillerden her hangi birini öğrendikten sonra bir diğerini öğrenmek oldukça kolay olacaktır. Bulabildiğin en iyi kaynağı kullanmanı tavsiye ederim. Benim tavsiyem python olacaktır zira hem ingilizce hem türkçe oldukça fazla kaynak var, yine aynı şekilde php'de öyle.

tavsiye ettiğim iki dilinde farklı limitleri olmasına rağmen yapamayacakları iş pek yok, sadece şu soru var; X limitine sahip olan bir teknoloji ile Y işini yapmak ne kadar mantıklı? acemilik ve hatta ustalık döneminde dahi sadece yapabildiğini gösterebilmek için bir veri tabanı yazabilirsin, bu yazdığın veri tabanını hobi amaçlı kullanabilirsin, yazdığın veri tabanı gerçek dünyada kullanılamayacak bir şey olacaktır (limitlerden dolayı) ancak bunu yaparken öğrendiğin bir sürü kavramın, tecrübenin ise maddi karşılığını fazlası ile alacaksın. python ile yazılmış tcp/ip stack'i var mesela. bunu yazan kişi bu kütüphaneyi yazarken network hakkında oldukça fazla bilgi edindi, bunu kullananlar da öyle. Burada ise gelip bash ile tcp/ip stack'i yazmak istiyorum desen seninle dalga geçerler. yaptığında ise iş bulmak için sadece "iş arıyorum" diye tweet atman yeterli olacaktır.


uzmanlık ise bambaşka bir konu, bu biraz çalışma hayatın biraz da ilgi alanların ile bağlantılı. örneğin ben ölçeklenebilirlik ile uğraşmayı seven biriyim, bunun için akademik makalelerden bununla ilgili algoritma/kütüphane vb. şeyleri okurum, dilin içerisinde X şeklinde yazdığın bir kodu Y şeklinde yazarsan %2 lik performans sağlarsın kısmı benim ilgimi çekmiyor mesela. onlarca/yüzlerce bilgisayarda çalışan bir uygulamanın uyumu, networkdeki haberleşmesi, veriyi işlemesi saklaması ulaşması bunlar benim ilgi alanlarım ve bu ilgi alanımın gelişmesinde iş hayatımın katkısı çok fazla.

senin eğer bir ilgi alanın var ise, (oyunlar, cihazlar vb.) o konuya eğilebilirsin, eğer şu an için bir ilgi alanın yoksa ne olduğunu bulmayı zamana bırak. zaman içerisinde karşına çıkacak bir konu ilgini çekecek ve o konuya ağırlık vereceksin. zamanla da danışılan kişilerden biri olacaksın.


hem öğrenim hem iş hayatında kolaylık istiyor isen kavramları iyi öğren, özgür yazılımlara katkıda bulun, bu konulardaki etkinliklere katıl.

yukarıda kurs sormuşsun, kurslar iyidir, seninle aynı şeyi yapmaya çalışan ancak X konusunu senden daha iyi anlayan veya anlamayan insanlar olacaktır onlarla birlikte konuşarak, anlamadıklarını sorarak deneyerek öğrenmen daha iyi olur bence.

öğrenebileceğin her şekilde öğrenmeye çalış, bana kalırsa hem kursa git hemde udemy vb. yerlerden ders al. Kursların iyi kötüsü değilde hocaların iyisi kötüsü olur, iyi hoca elindeki kaynakla en iyi şekilde eğitmeye çalışır, günümüzde internet ve teknolojinin gelişmesi ile hocanın elinde kaynaklardan çok daha fazlasına ulaşabilir ve kendini geliştirebilirsin.

Yazılım çok geniş bir dünya ve çok farklı alanlarda kullanımı var. Niyetim temel düzeyde doğru düzgün bir başlangıç yapıp günümüzün popüler veya içine girmesi, istihdam edilmesi veya freelance çalışınca karşılığını alabileceğim bir alana yönlenmek. Şirketi olan bir arkadaşım android oyunlarına yönel demişti mesela. Buna benzer biraz yönlendirmeye, az çok bir yol haritasına ihtiyaç duyuyorum ki fazla vakit kaybetmeyeyim zira orta yaşlardayım. Yoksa işin öğrenme, araştırma, deneme süreçlerinin epey yoğun ve gerekli olduğunu şimdiye dek yaptığım -kısa- araştırmada olduğunu fark ettim.

şimdilik frontend konusuna eğilip html, css, java, react/angular ve bunların gerekli altyapılarına yoğunlaşmayı kafama koydum gibi. bir yandan da c++ ve unity üzerinden android oyun yapımına da bakacağım ama öncelik ilk yazdığım. bakalım başladıkça neler olacağını göreceğim.

cevaplar için teşekkürler.

bende mf_06 ve 5 yok, 0, 1 ve 3 var.
miui12 yükledim yeni, batarya performansı belirgin düştü.
10 aydır kullanıyorum, mi9t.

@Bruce,

bataryan 4000mah ise, 4000000 diye bir hane olmali. onun ustunde yazan sayi ne? o da senin kalan bataryani gosterebilir.

mf_05 2851000
mf_06 4500000

1-redmi note 8 pro
2-1 şubat 2020'den beri
3-63.35

Üşendim abi şimdi onunla uğraşmaya, şöyle takdim edeyim sana, sen çözüver.
ibb.co

@bruce, ok sende gozukmuyor. kisaca mb_06: good diyor. fabrikadan cikista bu excellent olmali diyorlar ama olmayabilir de. cunku su kullanicin pil durumu %98 ama onda da good geciyor:

www.xiaomiadictos.com

Telefonu alalı iki gün oldu bende de good diyor maalesef

@nickimin hakkini veremedim

o good/excellent yorumumu guncelledim.

sen nereden almistin, xiaomi turkiye'mi? mf_05 degeri yok mu peki?

Xiaomi Redmi Note 8 Pro, 26.12.2019 tarihinde Hepsiburada'dan alındı. Aldığımdan beri her akşam yatarken şarja takıp sabaha uyanınca çıkarıyorum.

MF_05 4377100
MF_06 4500000

%97,27

ibb.co

Amazon'dan aldım.satici Amazon, Xiaomi TR garantili. Mi note 10 lite

redmi note8 pro
nisan 2020
63

kazıklandık ey halkım

XIAOMI MI A2 LITE 64 GB - 11/2018:
ibb.co

patates bu.
benim tilifon note 8 pro alali ne kadar oldu bilmiyorum 3-4 ay oldu galiba. sarji aynen eskisi gibi degisen bir sey yok.
telefona da hayvanlar gibi eziyet ediyorum kullaniyorum.

bende o numarayı girince öyle bir menu çikmiyor
xiaomi redmi 4 prime

redmi note 8 pro

17/10/2019 tarihinden beri yoğun bir şekilde kullanıyorum.

%51,3

istatistiği merakla bekliyorum

arayüz: miui 11.03 global

MF_05: 4430600
MF_06: 4500000

1) Redmi Note 8 Pro
2) Şubat ortasında aldım, 6 ay olmuş. İlk 2.5 ay yoğun şekilde pubg mobile, cod mobile ve Mortal Kombat oynadım. Hatta Mortal Kombat oynarken günde 3 defa şarj ettiğim oldu. Son 3 aydır telefonda oyun oynamadım.
3) 98.45

-Redmi Note 8 Pro
-25.01.2020 tarihinden beri kullanıyorum
-%98

Not: Telefon şarja takılıyken telefonu asla kullanmadım.

Boşta ik vakası. Boş takılmasınlar diye yapıyorlar.

Bazen de aldıkları kişi işe başlamıyor vs olabilir tabi. Ama şu an çoğu iş ilanı yalan çünkü etik yok.

Türkiye'nin en büyük şirketlerinden birisi linkedin kariyer'de 20-30 ilan dolandırıp duruyor. Her sene aynı ilanlar dönüyor ama bakıyorsun mülakata ne çağrılan var ne de işe alınan. Hatta şirket içinde öyle pozisyonlar bile yok. Reklam için yapıyor olabilirler.

1) reklam. firmaların adları ön sayfalarda çıkıyor bu iş ilanları sayesinde.

2) ileride lazım olur diye cv havuzu oluşturuyorlar. eğer firmadan birisi çıkarsa, bu havuzdan en yakın birisini çağırmayı amaçlıyorlar.

türk firmalarının büyük bir kısmı bunu yapıyor.

Bunu cafeler de yapıyor yav, sürekli garson ilanı var camlarda. Alınan yok.

Reklam. Rakiplere ve iş ortaklarına "büyüyoruz" ve "işlerimiz kaymak gibi" imajı vermek için.

Kalınmıyor, yani öyle bir yasal zorunluluk yok. İsterseniz siz kendinizi karantinaya alabilirsiniz. Normal hayatınıza devam ediyorsunuz. 2-3 gün içinde e-nabız sayfanızda sonucunu görüyorsunuz.

@cureforlove, covid19 diye ölümcül bir virus çıkmış, insan kendinden suphe edebiliyor.

nasıl test yaptırılıyor? isteğe bağlı yapıyorlar mı? işte pozitif çıkan biri yüzünden 14 gün izne gönderilmem söz konusu. gönderilmemek için yaptırılabiliyorsa test yaptırayım.

Semptom varsa kovit testi yaptırabilirsin, testi yaptırmaya gittiğinde önce tomografine bakacaklar, zaten yüzde 80 durum tomogrofide belirginleşiyor. Doktor tomodan şüphelendiği için seni kovit testine gönderecek o testte 1-2 günde çıkıyor. Tomoda şüphe duyduğu için sonuç çıkana karantinada kalmanı söyleyecek, sonra e-nabıza bakıp kovit pzoitif olduğunu öğreneceksin ve karantina devam edecek.

@nabrukk
pozitif çıkan o kişi yüzünden 14 gün sadece karantinada kalacaksın. seni ilçe sağlıktan arayacaklar, semptom varsa eve gelip test yapalım diyecekler,semptom yoksa evde 2 hafta sadece karantina.

is bana yalan dolan gibi geldi. firmayi tanimam etmem.

eksisozluk.com

kör ali isminde bir amca vardı.

gözleri iyi görmezdi. dersu uzala filmindeki bilgeyi andırırdı. hiç okula gitmemiş, evliliği sadece bir gün sürmüş birisi.. ilginç bir tipti. bütün köylü cumaya gider bu gitmezdi. yadırganırdı. tahminimce ateistti. fazla konuşmaz, kalabalığa girmezdi.

çocukken babamla sohbeti sırasında çocuk yetiştirme ve insan psikolojisine dair anlattıklarını anımsıyorum. gel zaman git zaman aradan yirmi yıl geçti. o psikoloji öğütlerinin aynısını üniversitede pdr derslerinde hocadan dinledik. çok şaşırmıştım. köyünden dışarı çıkmamış birisi olarak bu fikirleri nasıl edindi bilinmez. yıllar önce haber aldık hayatını kaybetmiş. kimi kimsesi olmadığı için herhangi bir yere gömülmüş galiba.

Bizim koyde Leyla adında 17-18 yaşlarında akli dengesi yerinde olmayan bir kız vardı. Kendisi İbrahim Tatlıses ile evleneceğini inanır onun da kendisine deli gibi aşık olduğundan emindi. Köye çerçi geldiğinde biz yiyecek bir şeyler ya da oyuncak vs alirken Leyla, ibo' nun seveceği elbiseleri alır onları bize ahirda gosterip keser kisaltir mini ve dekolteli hala getirirdi. Ibo' nun aksamlari ona gizli gizli ziyarete geldiğini söylerdi.

mercedes kadir var belki isinize yazar. nete yazin cikar.

Gevur hacı ali.

Çok ters, inat ve din-iman işlerine uzak olduğundan gevur lakabı takmışlar. Sonra gevur ali haca gidince adı gevur hacı ali ye dönüştü.

ünye de deli murat vardı. yakın zaman önce vefat etti. sevdiği kızı vermemişle başlayan bir hikayesi var.

iki tip hatirliyorum.

birincisi, karisi ile ilginc iliskisi olan adam. karisi ile kavga ettikleri zaman bagirislari tum mahalleyi sarardi. her kavgada adam karisina, karisi adama ben diyeyim hayvan siz deyin okuz gibi vuruyordu.
ve bu ikisi boyle anlasiyordu. birkac cocuklari vardi. kadin kocasindan, kocasi karisindan memnundu. tum koy ahalisi buna alisikti. kavgalari olunca kimse ayirmaya da gitmezdi, cunku bu kavga onlarin iliskilerinin bir parcasi olduklarini ogrenmislerdi.
kocasi oldu, kadina cocuklari bakmadi. su an sosyal hizmetler veya huzurevinde sanirim. tam bilmiyorum.

ikincisi de koyun coook yakisikli delisi fehmi. 20'lerinde falandi. deli olmasa model falan olma potansiyeli yuksekti. ama deli idi. bakimsiz, sacma sapan elbiseler giyerdi. zararsizdi.
tabii ben o zamanlar cocuktum.
koyun genc kizlari fehmi'ye nude karsiligi yemek, meyve.. vs. falan veriyorlardi. buna birkac kez sahit oldum. bunu kitabinizda yayinlayamazsiniz ama anlatmis oldum, olsun:)
simdi dusunuyorum da, daha telefon bilgisayar internet yayginlasmamisken onlyfans sistemi varmis insanlarda.
sonrasinda fehmi bilmedigim bir sebeple ve koyde donen dedikoduya gore, koyun azasinin sikayeti uzerine devlet almis ve fehmi'yi tedavi etmek istemis, hasteneye goturmus, igne vurmus ama fehmi iyilesmemisti. fehmi ölmustu. cocuklugumda cok eglenmistik onunla. ismim isik ve cilet derdi rahmetli hep. isiklar icinde uyusun.

Teşekkür ederim arkadaşlar, güzel tipler çıktı. Kullanabileceğim şeyler var, Fehmi’ye üzüldüm ama.

İhsan dayı vardı, kapısının önünde oturur, eskaza oradan geçen çocukları yakalayıp yanaklarını sıkardı. Yolumuzu değiştirirdik denk gelmemek için ama aslında çok minnoş bir adamdı. Herkes severdi. Koca ihsan derlerdi, tabii ki kocaman bir göbeği vardı :)
Balıkçıydı, birkaç yıl önce lodosta kayıktan düştü, cesedi maalesef 3 4 gün sonra bulundu.

Çok ilginç bir örnek değil yanak sıkması ama hikayede yan karakter olabilir gibi geldi

@leonardo nude karşılığı derken, koydeki kadinlar adamin penisinin fotografini mi aliyordu; yoksa karsilarinda tamamen soyuyorlar miydi??

bizim koyde birisine radyo diyorlarmis, galiba köyde radyoya tek o sahip oldugu için.

@cay sigara
@somethinginthewayshemoves
Teşekkürler efendim

outspoken

loose-tongued

imprudent

impulsive

curt / blunt

outspoken iyi anlamda kullanilir. burada sorulan kotu anlamda.

hot potato dogru soyluyor.

favori kelimelerimdendir: gobby. Informal bu arada, boş konuşan, çok konuşan, ağzına ne gelirse söyleyen anlamı var. blunt da iyi gider. Outspoken formal, sözünü sakınmayan cesur, eleştirmen, muhalif falan için iyi gider. İmpulsive, imprudent konuşma ile alakası olmayan eylemler için de kullanıldığından tam karşılamaz.

gobby gibi sadece ingiltere'nin bir koyunde kullanilan kelimeleri tercih etme tabi ki.

@cay sigara sadece İngilizlerin kullandığı doğrudur. Ama köylünün kullandığı kimsenin bilmediği bir kelime değil, defalarca yeni çıkan film, kitap eleştiri yazılarında karakteri tasvir ederlerken rasladım gobby'e, ağza oturan, akılda kalıcı, küfür etkisi de yaratan on numara kelime bence

İlk aklıma gelen blabbermouth

bu gruba gel, gayet harika insanlarla kosuyorsun:

www.facebook.com

facebook kullanmiyorum. bir de spesifik olarak yildiz parki olmasi evime 1oo metre olmasindan ileri geliyor, bitince dus isleri icin.

Olmuyorum. En kotu ihtimal virus girer, pc alev almaz. Formatlarım.

çünkü tüm keyifler, riskleriyle güzel. işin geyiği bir yana bu crack grupları uluslararası alanda bilinen, kendi çaplarında bir itibarları olan gruplar. böyle bir şey yapsalar ve fark edilse, ki er geç edilir, ciddi güven kaybederler. bir de tabi deneyim meselesi var, 15 senedir başıma bir şey gelmedi. yarın bir gün gelirse ona göre hareket edilir tabi.

20 sene önce risk neyse şimdi de o bence. Sadece Yazıcıoğlu önünde cd dvd almak yerine internetten kaynağı seçmen gerekli.
Arayan düzgün kaynak bulur.
Steam ve diğerleri hatta şimdi xbox ve strada varken ne korsanı yahu diyor gülüp geçiyorum.

Parasını vererek ve hile yapmadan oynadığın oyunun zevki orgazm ile aynıdır. Orgazm nedir dersen çoğunuzun belki çok ileride yaşayacağı bir haz. Çoğu yaşamadan ölüyor gidiyor aman dikkat.

yahu, yani viruslu olabilecegini kabul ediyorsunuz.

aldiginiz risk, emaillerinizin okunmasi, kredi karti numaralarinizin kopyalanmasi, ozel belgelerinizin ele gecirilmesi filan... bu risk kucumsenecek bir sey mi sizce?

O dedigin o kadar dusuk bir ihtimal ki, evet kucumsuyorum acikcasi.
Kredi kartimi elece gecirecekler falan...
Cok uzak ihtimal olan seyleri kayda deger bir risk olarak gormuyorum. Yolda yururken kafama saksi dusme ihtimalini dikkate almam ornegin, onun gibi bu da.

Bir de deneyim +1 bir ibnelik varsa seziyorsun genelde icerikte. Indirirken neye itomat edip etmeyeceğini genelde ayırt ediyorsun. Her seye ragmen virus girerse de gerekeni yapıyorsun.

Abi belli başlı siteler var, o sitelerde belli crack yapan gruplar var. Hatta crack yapan adamların bile kendi siteleri var :D 20 yıldır oyun oynarım, son yıllarda parasını vererek aldım(ps4 belası) ama korsan oyunlar yüzünden bir kere bilgisayarıma virüs girdiğini hiç görmedim :D Öyle google'a şunu indir bunu indir yazarsan evet belki yersin eyvallah ama meşhur torrent sitelerinden, meşhur gruplardan indirirsen bir şey olmaz.

scene gruplarının "kendi siteleri" olmaz. scene grupları crack ve releaselerinin kendi ortamları dışına "sızmasını" bile istemez ve internet kullanıcılarından nefret ederler. cern'de çaycının verdiği bilgiler çok yanlış. kendi siteleri sandığı siteler de riskli dediği 2. dalga siteler esasında.

onun dışında internette bulduğun scene gruplarının releaselerini crc32 kontrolü yaparak modifiye edilip edilmediğini anlayabilirsin böylece emin olabilirsin.

scene'den çıkan şeyde yamuk olmaz çünkü yamuk yapanı scene camiasından anında atarlar. 20-30 yıllık gruplar bunlar.

ha ama olmamış mıdır? olmuştur scene içinde release'e zararlı kod koyan ancak hemen farkedilip dediğim gibi scene'den aforoz edilmişlerdir. ancak 20 senede toplasam 1 ya da 2 kere olmuştur bu olay. yani çok zor bir ihtimal.

müziği nereden çalacak ?

4s yerine iPod touch alırım ben olsam

Kulaklık

Eğer jailbreak yapacaksan belki, ben hiç yapmadım hoş ve ne getirir bilmiyorum.

Normal kullanacaksan hiç alma. Müziği dinleyeceğin app'ler eski ios'leri desteklemeyecek, destekleyenler de eski versiyon olacak seni çileden çıkaracak falan.

İkinci çapkınlık hattım için alacağım normalde düzgün telefonum var

Evde eski 4 var. Hiçbir işe yaramıyor artık, alma

alinmaz

mevzu sadece o değil. bu çocukların bazıları da sakatlık nedeniyle hayali bırakmak zorunda kalıyor, bu sefer hem düzgün şekilde okumamış hem de futbolcu olamamış oluyorlar. iki tane arkadaşım var bu durumdaki. sıradan işlerde çalışıyorlar şu an.

çocukluktan itibaren her anını futbol ile yaşayan arkadaşım vardı, sürekli bir yerlerde oynadı en son Fenerbahçeye gitti ailesi İstanbul Avrupa yakasında yaşıyordu her gün antrenmana gitmekte zorlandı İstanbul büyükşehir Belediyespora geçti. sonra orada parlayamadi yaşı da ilerleyince bildiğim kadarıyla şimdi ailesinin işini yapıyor lise mezunu.

Gercek hayata dönüyorlar kabullenip. Ben futbolcu oluyodum babam destek olmadi diye anlatıyorlar ortamlarda.

puhahha abi o yaştaki çocukla neden bu kadar ciddi ciddi gerçekçi konuşuyorsun. zamanla anlar zaten, niçin şimdi anlasın ki. bırak şimdi hayal kurup mutlu olsun. bir kaç sene sonra anlar zaten

dafuq, cocuk olunca insani duygulari olmuyor mu? iste cocuklari ciddiye alinmayacak bireyler olarak goren varos kultur yuzunden bu ozguven eksikligimiz.

nacizane yorumum hic tanimadim boylelerini ama ben o yaslarda cok istedigim muzik icin cok cabalayip bi baltaya sap olamayinca standart bi ise girip cok uzulmustum.

yaş itibariyle anlamayabilir. lise 2 - 3 e geldiğinde hem futbolunu oynamasını, hem de üniversiteye hazırlanmasını örgütlemek lazım.

@mayeskuel abi şakamızınız, çocuğun insanı duyguları var elbette zaten o yüzden ağlamış, hayal kırıklığına uğramış çocuk, ne gerek var çocuğu üzmeye, heves etmiş futbol oynuyor işte, baltalı ilah gibi 'sen şimdi futbolcu olucam sanıyorsun ama olamazsın' demek doğru değil, sabaha kadar bunu savunabilirim, saçmalamayın

Bu iş günümüzde tam bir hayal tacirliğine dönmüş durumda.
Milyon çocuk girer bu işlere, 100 200 tanesi belki bu işten adam gibi para kazanır.
Artı bir noktadan sonra spor ve eğitim beraber gitmiyor birini bırakmak ya da boşlamak gerekiyor.

@dafuq,

'sen şimdi futbolcu olucam sanıyorsun ama olamazsın'

bunu demedim.


'futbolcu olamayabilirsin, butun vaktini bu yuzden futbola ayirma'

dedim

@cay sigara ama bunu dediğin kişi 11 yaşında bir çocuk
"futbolcu olamayabilirsin" dediğin an hayalleri yıkılıyor
bırak hayal kursun, 1-2 sene içinde olup olamayacağını kendisi anlar zaten takımdaki diğer oyuncular arasındaki yerini gördükçe
zaten babası aynısını demiş, heves etmiş çocuk ama sen hevesini kırmışsın.
kötü niyetle yapmadın ama böyle dan dun konusulmaz insanlarla, hele de çocuklarla

Motorun herhangi bir yerini açmadan kartere dusme şansı yok. Görmediğimiz bir kısımda kalmıştır. Önemli olan o bölgede kayış vs olmasın.

dusmeden once yuksek hizda giderken ani fren yapsan, o somun o hizla bir mermiye dönüşmez mi?

Verimsiz beyinlerin "ben yaptim yeni oldu" hareketinin sonucu. Kodlama verimlidir, verimli olmasi icin ortak programlama dili olusturulmalidir seklinde 2006 larda aktif sekilde atilim yapiyordu avrupalilar. Bizde kodlama kelimesi 2-3 senedir dillerde. Cok normal bunu yasamaniz.

açıkçası sektöre yeni giren her teknolojik eleman işleri daha basitleştireyim derken her yeni parçada karmaşıklaştırmasında sebep bence.

bu iş nasıl düzelir, kodları da yapay zekalara yazdırırlarsa o zaman insanın sadece metin şeklinde ne yapılması gerektiğini yazması yeterli olur, o zaman bu hengame insan işinden çıkar.

ayni sekilde dusunuyorum. once isleri otomatik yapalim diye dusunduler bircok teknoloji cikardilar. sonra bu teknolojiler her seye uyumlu olsun dediler ve bunlara bircok konfigurasyon eklediler. artik programlama dili ile uygulama yazmak yerine bu konfigurasyonlari yonetmek, ogrenmek, gerektiginde de bunlar icinde bug aramak durumunda kaliyoruz. konfigurasyon dosyasina bir satir eklemek icin bir suru dokumantasyon okumak gerekiyor, ustune bir de arka tarafta bircok olay gerceklesiyor bizim hic haberimiz yok.

onun icin bunun sonunda onumuze cikacak akim KISS yani "keep it simple, stupid" olacaktir en.wikipedia.org Minimalist araclar ve kodlar, sadece tek bir is yapan cok fazla konfigurasyon barindirmayan paketler, kullandigim programlama dilinin gucu ve kontrolun bizde oldugu hissini ariyorum cogu zaman. Ozellikle bircok corba olmus paketlerin icinde bir problemin nedenini aradigim zamanlar.

ben halen vb6'da yazıyorum.
ilk versiyonu 1987'de (32 sene önce).
web uygulaması yapmıyorum tabiki.
görüntü analizi, veritabanı, robotik kontrol işlerinde gayet başarılı ve basit.
türkiyede 5, yurtdışında 4 fabrikası olan bir holdingin kalite takip sisteminide vb6'da yazmaya devam ediyorum.
teknik açıdan hiçbir sıkıntısınıda hissetmiyorum.

iş artık kompleksleşiyor, kaynak oldukça önceden vakit ayrılmayan işlere bile çok fazla vakit ayrılıyor. bundan 10- 15 sene once UI/UX için harcanan efor büyük şirketler hariç sıfıra yakınsarken artık çok ufak yazılım evleri bile bunu önemser hale geldi.

işin çığırından çıkan ise biraz teknolojinin gazına gelme kısmı. adamlar max 10 kullanıcılı, 2-3 kişiyle geliştirilen inhouse projeyi microservice ile geliştirmek istiyor, işte o zaman anlamsız oluyor.

iş yüzbinlerde kullanıcı concurrent olsun, hızlı deploy yapabileyim vb. ihtiyaçlar varsa microservice doğru tercih oluyor.

16 byte'da yazılmış paint kodunu da ekliyeyim şuraya da işin nereden nereye geldiği ile ilgili referans olsun :)

www.sizecoding.org

+1 alembic,

musterilerin talepleri ve rekabet daha komplike urunler gerektiriyor. bunun icin de bir cok tool, framework.

zaten arkaplanda ne yaptigini anlamaniza da gerek yok, api yi tam kavrarsaniz.

django kullanacaksiniz diyelim, onun da arkaplanda ne yaptigini bilmeyeceksiniz; kendi yazdiginiz backend django dan daha az buga sahip olabilir mi?

@alembic bir keresinde 25 milyon kullanıcısı olan bir projede çalışmıştım, o büyüklükte normal evet çünkü tek sunucuda o yükü kaldıramıyorsun. Ama en fazla 5k kullanıcısı olan proje de onu kullanıyor, o acayip geliyor bana. Böyle modayı takip etcem diye saçma sapan kıyafetler giyen insanlar gibiyiz şu aralar.

@plutongezegendegilmi ihtiyacı olmayan yerlerde kullanımının iki nedeni var gördüğüm.

1- ürünü pazarlama
2- developer'ın yeni teknolojiler ile çalışarak piyasada daha çok tercih edilme ihtiyacı

çoğu teknoloji, framework'u kullanmanın negatif etkisi bulunmuyor ama iş microsevices e geldiğinde getirdiği karmaşıklık inanılmaz olabiliyor.

martin fowler'ın bir yazısı var bunula ilgili.. adam kısaca "you must be this tall to use microservices" diyor. @emrahday'in dediği gibi KISS gibi akımlar var bunun tersini savunan ama Türkiye'de kime anlatabilirsin :)

martinfowler.com

Lite olmayan a2 alabilirsen işlemcisi daha iyi diye hatırlıyorum.

Ben. Annen bunu hak etmiyor, babana al.

benim telefon. gayet iyi şarjı uzun gidiyor. tavsiye ederim.

Kendine bile alabilirsin, 9aydır bir yamuğunu görmedim. Dezavantajları fotoğrafa çok önem veriyorsanız almayın, NFC özelliği yok.

www.hepsiburada.com

kablosuz trust tavsiye ederim iş görüyor.

ucuz kablosuz alma öyle bi atlama yapıyor ki akıllara zarar. kablosuz diye lazerini adi seçiyolar sanırım ondan. yoksa kablosuz özelliğinde hiç bi sıkıntı yok.

www.hepsiburada.com

Bunu 6 yıldır kullanıyorum hiç sorun çıkarmadı. Pili de bana baya gidiyor.

logitech aldim ama a4tech kullaniyorum. daha iyi algilaniyor sanki.

Benim aklima gelmedi su an ama senin aklina gelen varsa bana atarsan sevaba girersin:)

Namik kemal degil o, (bkz: namı kemal) . O ladar onemli bir aydinin adini yok yere lekelemeyin.

Ali Suavi ve Ziya Paşa fıkraları da var mı?

Yazsana

Hadi ben başlıyım siz devamını getirin.:

Nam-ı Kemal bir gün ajanlarıyla ünlü İtalya'ya gitmiş. Cebinde beş parası kalmadığı ve çok aç olduğu bir gün bir restaurantın önünde yemek yiyenleri seyrederken birden gözüne birşey çarpmış. Yemek yiyen sakallı insanlar iyice karınlarını doyurduktan sonra kasiyer bayana giderek sakallarını okşuyorlarmış ve hiç para vermeden çıkıp gidiyorlarmış.

Durumu merak eden Nam-ı Kemal konuşmaları dinlemek için kapıya doğru yaklaşmış. Sakallı adamlar yemek yiyip karınlarını doyurduktan sonra kasiyere gidip sakallarını okşayarak "ben ajanım" diyerek hiç para vermeden çıkıp gidiyorlarmış. Birkaç adamı
seyrettikten sonra Nam-ı Kemal deiçeriye girmeye karar vermiş. Bir güzel karnını doyurduktan sonra sıra hesap ödemeye geldiğinde, kasiyer bayana giderek sakallarını okşamış ve "Ben ajanım" demiş. Kasiyer bayan "Ama beyefendi sizin sakallarınız yok" deyince, Nam-ı Kemal pantalonunu aşağıya indirmiş ve kasiyere "ben gizli ajanım" demiş.

-

Zenginler kulübü özel bir yarışma düzenlemişti. Açık havada yapılacak olan bu yarışmanın etapları şu şekildeydi, ortada bir masa ve masanın üzerinde çok sert bir içki var, yarışmacı bu içkiyi bir dikişte içecek, ondan sonra koşarak karşıdaki mağaraya girecek, mağaranın içinde çok vahşi bir ayı var, bu ayının ensesine bir tokat vurup mağaranın diğer kapısından dışarı çıkacak ve dışarda bekleyen çok güzel bir kadınla sevişecekti. Bu etapları tamamlayabilen yarışmacı birinci olacaktı.

İlk olarak Alman yarışmacı tezahüratlar içinde masanın yanına geldi, seyircileri selamladıktan sonra içkiyi kafasına dikti. Fakat içki o kadar sertti ki Alman bunu içer içmez olduğu yere yığılıp kaldı.

İkinci olarak masanın başına Fransız geldi, o da seyircileri selamladıktan sonra kendinden gayet emin bir şekilde içkiyi kafasına dikip mağaraya doğru fırlamış fakat tam mağaranın ağzına geldiğinde içkinin tesiriyle sızıp kalmıştı. Onu da alıp götürdüler.

Son olarak Namı Kemal masanın yanına gelmişti. Diğer yarışmacılar iri yarı izbandut gibi adamlar olduğu halde, Namı Kemal ufak tefek, tok karnına 48 kg. gelen bir adamdı. Seyirciler epey gülüşmüşlerdi fakat bizimki gayet kendinden emin bir şekilde içkiyi kafasına dikip gözlerini 15-20 saniye kapalı tuttuktan sonra yıldırım gibi fırlayıp mağaradan içeri girmişti.

Biraz sonra içerden hırıltılar, gürültüler, bağrışmalar feryatlar gelmeye başlamıştı. Aradan 20 dakika geçti yarışmacı ortada yok, 30 dakika yok derken tam 45 dakika sonra diğer kapıdan kan-ter içinde çıkan yarışmacı, elinin tersiyle alnındaki teri silerek :
- Nerede ulan ensesine vurulacak kadın??

-


Bir gün nam-ı Kemal askerde bir arkadaşıyla şu şekilde sözleşmişler;

Kim teskereyi aldıktan sonra evlenirse diğerini bir gün evinde misafir edecektir!!!

Nam-ı Kemal ile arkadaşı teskereyi alırlar ve askerden ayrılırlar.Arkadaşı Nam-ı Kemalden önce evlenir ve verdiği sözü tutmak için Nam-ı Kemali çağırır.Daha gerdek gecesine bile girememişlerdir.Nam-ı Kemal bir gece kalacak ancak genç çift bu kadar bekleyemez.Üç tane yatak vardır odada.En başta kadın, ortada Nam-ı Kemal vardır, sonda da arkadaşı.Gece olur bunlar yatar.Genç çift Nam-ı Kemalin uyuduğunu zannederek ilişkiye girerler.Sabah kahvaltıda kadın adamla kaç kez ilişkiye girdiğini ögrenmek için şu şekilde bir soru sorar;

-Kocacığım akşam sobaya kaç odun attın?
Adam cevap verir;

-2 Odun karıcığım

-Kadın hayır 4 odun attın kocacığım

-Hayır karıcığım 2 odun attım diye tartışmaya girerler.Bunun üzerine Nam-ı Kemal;

-Tartışmaya gerek yok baktım soba sönüyordu 2 odunda ben attım!!!!

wall-e olmasın?

bulabildin mi?

hayır. :/

Ben giriş katındayım etraf da baya ağaçlık. Havalar da böyleyken cirit atıyor namussuzlar. ikişer kutu alıyorum ben bittikçe. İş görüyor.

bak şöyle bir şey al, evde köşelere kenarlara sık ilaçla.

urun.n11.com

bunun son kullanma tarihi geçmiş galiba, sadece örnek olarak gönderiyorum. Bayer k-othrine + pompa, eldiven, maske.

Ben bi ara böcek için ilaçlama yaptırmıştım, adamın bunu koyup ilaçladığını gördüm. Üzerinde kaç litre suya ne kadar koyman gerektiği yazıyor. Evi kapatmak vs. de gerekmiyor insan yaşarken yapılıyor. Bir süre silmiyorsun, böcekler üstünden geçiyor ölüyor sanırım. Ayrıca koruma da sağlıyormuş (ben o yüzden uzun süre silmiyorum aylarca hıhahah)

sanırım işe yarıyor böcek görmedim cidden, uçan şeylere faydası yok tabii. Yani zaten daha medikal bir ürün, o raid'ler falan daha zararlı diyorlar bu arada.(sprey olanlardan bahsediyorum. yemlerin sana zararı yok tabii al koy istersen)

@ravenclaw bunlarin icnde sanirim bocekleri ceken ve yiyince de olduren bi yem var. Acaba hepten bocekleri cekmesin bu mantikla. Girecegi yokken yemden dolayi giren boceklerin olulerini de toplamak istemem.

6 li yemlerden kullaniyoruz. Ev bahce kati bunlardan once kac kutu sprey bocek ilaclarindan bitirdik sayisi belli degil. Yine de evde hamam bocekleri geziyordu. :(

Sonra bu yemlerden aldik her odaya 1 tane koltuk altina attik bocek falan yok simdi. Yilda 1 kere degistiriyoruz yetiyor. Ortada bocek olusu falan da olmuyor merak etmeyin. Mantigi bocek kutudan yemi alsin yuvasina gotursun yuvasindaki butun bocekler olsun seklinde. Baya guzel cozum tavsiye ederim.

ceann deas, 6 li yem dediginiz hangisidir; link verebilir misiniz?

@flips

böcek ölüsüne çok nadir rastladım ben. sanıyorum yiyip gidiyorlar. anında işlemiyor yani zehir. aksi takdirde daha çok görmem lazımdı.

ne gss si abi.ödeyen var mı hala onu ? ben ilk çıktığında enayice ödedim. sonrasında da ödemedim.

son değişiklik ile sabitlemişlerdi hatırladığım kadarıyla ama kimse ödemiyor.

İsteğe bağlı sigorta yatırın

standart ödeniyor, 76 tl gibi bir şeydi. gelirim çok düşük dersen teste giriyorsun o zaman ödemiyormuşsun. (ev gelirinin asgari ücretin 3te 1 filan olması lazım)

@nuri isteğe bağlıda aylık 900 tl civarı ödüyorsun ben sadece sağlıktan yararlanmak istiyorum

git yatir. yilda 2 kere devlet hastanesine gitsen zaten 600 tl filan masrafin olur, bununla en azindan istedigin kadar gidebiliyorsun. ilaclar da ufak bir kesinti ucreti disinda bedava.

aile gelirin asgari ücretin 3te 1inden azsa ödemiyorsun (gelir testi yaptırıp)
değilse 76.75 ödüyorsun(herkes).

gssyi ödeyemezsen
ilaca ihtiyacın yoksa ücretsiz veya düşük bir ücrete (7 lira) muayaene olabiliyorsun yıl sonuna kadar.(borçlu diye giriş yapılıyor)hastaneye göre değişiyor.

ilaç için şart ama

Bu arada hastaneler cumhurbaşkanlığı kararı gereği yıl sonuna kadar borcunuz olsa dahi sizi muayene etmek zorundalar. Ancak burada önemli bir ayrıntı var. Bu talimat SGK ya değil, hastanelere giden bir talimat. Yani eğer gelir testi yaptırmadıysanız sgk her ay için 77 tl borç yazmaya devam ediyor. Eczaneler de ilaç parası alıyor. Ama aynı hanede oturan kişilerin "kişi başı geliri" brüt asgari ücretin üçte birinden azsa, gelir testi yaptırmış olmanız şartıyla sağlıktan ücretsiz faydalanabiliyorsunuz.

bi ihtimal bu olabilir diye linkini bırakıyorum
www.youtube.com

gerçi bu da arapçaymış

bir de aicha diye şarkı atırlıyorum.

www.youtube.com

@Fodera, senin verdiklerin rachid taha, benim dedigim ise muhtemelen faudel, olmayabilir de.

Redwan - Que Je T'aime

bir de buna bak istersen, bilmediğimi söyledim ama belki tutar diye söyledim çok az bilgi vermişsin, türü nasıl?

@fodera, buldum, kardeşim kusura bakma, grup olarak soyluyorlarmis bunu.

youtu.be

önemli değil, frank sinatra - my way şarkısını coverlamışlar

türkçesini de athena yaptıydı

www.youtube.com

yiyip içip yattım

hareketsizim

kemiklerim kalın, vücudum çok su tutuya, gazım var.

yarın yokmuş gibi yedim.

hazır yemek hızlı ve ucuz çünkü

İlaç kullanımı ve bu yüzden boğazımı tutamıyorum

3 ay once spor salonunda sakatlandigimdan beri soor yapmiyorum.

bu sürede gobek yapmak icin de bayagi uğraştım, her gun deli gibi borek ya da tatli yedim. 3 ayda 6-7 kg aldim boylelikle.bu gobek bir sey icin gerekecek, o yuzden aldim denilebilir.

keşke şişman olsam. kilo vermek,benim için kilo almaktan çok daha kolay.

karbonhidrat bağımlısıyım. i'm a carbiegirl in a carbie world saşfdkjdsaf.

hazır yemek, alkol, az hareket.

starbucks büyük boy latte'de 300 kalori varmış, ben sağlıklı nasıl olsa diye hemen hemen her spordan sonra içiyordum. nereden baksan 4 ayda 3 kilo vermeyi kaçırdım :(

video varsa paylaş yoksa kurcalama

Mesela duyuru'da paylaşsanız ben direkt silerim, kişilik haklarının ihlaline giriyor çünkü. Bence sözlükte paylaşıp insanları rahatsız etmenin bir anlamı yok.

ya ne gerek var, insanlar öğrenince hayatlarında ne değişecek, iki günlük goygoy için insanları rahatsız edeceksiniz

bu olayın böyle kalması hem daha güzel 3-4 senede bir tartışma hortluyor efsane kendini sürdürüyor

caps it or it didn't happen
video varsa paylaş yoksa yalan söylediğini hepimiz biliyoruz.

isim vs yayınlarsan video da o da özel hayatın ifşası anlamına gelir bu durumda. isimleri karala/biple video da.

Öyle bi olay olmadı ki.

Hay Tolga abinin de Hugo'nun da... Nolacak ifşa edince? Adam bunca yıldır kendisi çıkıp söylememiş, belki utanıyor, belki unutulsun gitsin istiyor? Nasıl kanıtlayacaksın hem? Ben de bulurum iki dakikada bi' tomar adam nedir yani? Milletin ne güzel dertleri var ulan.

@mor bembombom
suçlu bulmakla ne alakası var? tabii ki kimsenin kimseyi suçlu bulduğu yok. ortada şehir efsanesine dönmüş ve sürekli tartışılan bir şey var. olayın aktörlerinden kimi inkar ediyor kimi oldu diyor vesaire. kimse çocuğun kötü bir şey yaptığını düşünmüyor ya da ortaya çıkarsa çocuğa saldırmayacaklar ki. sonunda açıklığa çıktı diye rahatlayacaklar sadece olay bu.

"Sanki anlık küfreden çocuk terör örgütü mensubu da normal aile rolü yapıyor gibi."

bu kadar niye uçtunuz anlamadım? çocuk küfür etti diye hakkında kötü düşünen kimse yok ki zaten. mevzu olayın olup olmadığı. bu kadar insanın hafızalarını sorgulaması gibi şeyler.

Video yoksa bir anlami yok. Kimse sallamaz zaten

@tolga

insanların derdi olayın ortaya çıkıp rahatlamak değil, tam tersine belirli bir yaş grubu sadece nostalji hissiyle tartışıyor kafasını boşaltıyor eğlenceye dahil oluyor sonra sayfayı kapatıp hayatına dönüyor, düşündüğün kadar önemsenmiyor

yani bırakalım da bazı şeyler aydınlanmasın gizemli kalsın, eğlencesi buradan geliyor

bu olay biraz la sagrada familia inşaatının halen tamamlanmaması olayına benziyor, ortada bir efsane var merak uyandırıyor ve turist çekmeye devam ediyor

bizimki de kendi çapında bir şehir efsanesi, bu haliyle güzel

@mor bembombom
teşekkürler şimdi derdinizi daha iyi anlatabildiniz. ilk cevabınız fazla abartı olmuştu. ben kimsenin çocuk hakkında kötü bir düşünceye sahip olduğunu düşünmüyorum açıkçası. ama dediğiniz gibi popüler bir mesele olduğu için rahatsızlık verenler olabilir, zaten esas çekincemin bu olduğunu en başta söylemiştim. hala yazmamış olmamın sebebi de bu.

benim diyebileceğim bişey yok. çok güçlü bir hafızam var, hügo'yu da yaş itibari ile her gün kanal6 da izlerdim. o günü net olarak hatırlıyorum küfür olayının olduğu günü, buna karşın öyle bişey olmadı diyen de bir sürü insan oldu, işte beynin bir oyunuymuş falan dediler onlara da hak vermedim değil , eğer videoyu bulduysan izlemeyi çok isterim. hem o zamanın teknolojisi ile canlı mı yayınlaıyordu ondan bile emin değilim.

Yazman bir şey ifade etmeyeceği için yazma. Aklıma takılan şey bulduğun kişinin o olduğundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?

Video varsa paylaş, ismi gizle. Onun dışında kimseyi ifşa edip hayatını düzenini bozma.

Kamusal yarar ağır basıyor. Bu iş artık açığa kavuşmalı.
Çocuğun bilgileri öğrenilip itiraf ettirilmeli.
Tolga abi de koca bir nesle şizorfren muamelesi yaptığı için çıkıp özür dilemelidir.

Adam nicki bile tolga abi diye almis lan asdafgfg.

Abi adam cikti tv'de o olay gercekse, kanitlayabilen gelsin kanitlasin hodri meydan dedi. Otesi yok. Gercek degil iste. Koca ayak efsanesi gibi bu da.

video yoksa bir anlam ifade etmiyor, boşuna yorulmayın.

oyle bir olay olmadi, sacmalamayin.

Olayın olmadığını inkar edenlerin yapımcının açıklamalarından haberi yok sanırım.
eksisozluk.com
www.alphanmanas.com


@tolga , ulaş tokuş'tan mı bahsediyorsun?
video varsa kesinlikle yayınlamalısın, ismi sansürleyebilirsen iyi olur(ulaş değilse) .

o tür yerlerin genel amacı ezanı dinletmek olduğu için ben pek bir sonuç alabileceğinizi düşünmüyorum. Geçen senelerde bir öğretim görevlisi yüksek sesle ilgili dilekçe verdiği için bayağı bir hakarete maruz kalmıştı. Maalesef bu görgüsüzlükten kurtuluş yok.

Ne kadar yüksek olursa olsun, ezan sesinin yüksekliğinden rahatsız olunduğunun beyanı, ülkemizdeki muktedir görüş tarafından din düşmanlığı olarak algılanmaktadır.

Alışmanı, ya da taşınmanı öneririm.

Aynı sorunu 9 aydır yaşıyorum, üstelik caminin içinde 3-5 kişi varken bile sanki bahçe doluymuş gibi içerinin sesini de dışarıya veriyorlar. Ben ilçe müftülüğüne dilekçe verdim dışarıya ses vermeyi kestiler. Dilekçede rahatsız oluyorum değil de, işte o an gusülsüz olabilirim vs. Duaları duyunca eşlik etmem gerekir bu beni ve farkında olmayan cemaati günaha sokabilir vurgusu yaptım. :) dikkate aldılar. (bir din inancım yok)

16f628a +1

eğer yetkililere bildireceksen sularına gideceksin kardeş. nasıl dile getirdiğin önemli. öbür türlü allahsız kitapsız pis münafık derler.

"annem ameliyatli yeni taburcu oldugundan rahatsiz oluyor, uyuyamiyor" dedim muftuluge. ayrica diyanetin 80db siniri olmasi yonunde yonetmeligi var. sesi biraz kistilar

Yan sokaktaki camii ramazanda sesi sonuna kadar açmıştı. Bi kere camı açık unutmuşum gece zıplayarak uyandım yerimden sesten. Yaşlı bebek hasta vb şeyler ile şikayet edebilirsin. Sınır normale dönünce saat sesi gibi oluyor zaten, kafaya takmayınca duymuyorsun.

bence siz abartiyorsunuz, babanizin soylemlerinde bir anormallik yok

Anladığım kadarıyla kredi için senden direkt para istemek için aramamış, o durumu paylaşmış sadece. Babalar böyle biraz, bazen ben iyi bilirim kafasında olabiliyorlar. Alttan almak zorundayız. Ben ortada insanlarla tanıştıramayacağın bir durum göremedim anlattığın kadarıyla. Bence biraz babana kızgınsın yılların ilgisizliği sonucunda, bu yüzden de ufak şeyleri bile kafanda büyütüyorsun. Klişe olabilir ama konuşmak en iyi çözüm.

1- Baban bana kalırsa genelde bize aşılanmaya çalışılan çocuklarına mesafeli baba portresine uyum sağlamış biraz; ama sorun şu ki bu durum sadece ondan kaynaklanmıyor olabilir, yani sen de çok normal değilsin. Babana karşı hoşgörülü olmadığın çok bariz, onu takıntı haline getirdiğinden normal bir davranış olsa bile her yaptığı batıyor sana belli ki. Bence bazı noktalarda saygısızlığa da varıyor davranışların. Sen ona bu kadar mesafeliyken ondan farklı bir davranış beklemek olanaksız.

2- Hayır, herkesin babası kesinlikle böyle değil.

3- Bir dahaki sefere lütfen birkaç noktalama işareti kullan, bağlaçları düzgünce ayır. Okurken gözüm kanadı, beynim bulandı.

Kardeş ruhun liseli kalmış, lise 1'den beri babamdan bir kuruş para almadım. mezuniyetime, yemin törenime bokuma püsürüme gelmedi. defalarca borç verdim geri alamayacağımı bildiğim halde. ben ağlamadım bu kadar.

Abartiyorsunuz biraz.

@morbembombom

Teşekkür ederim geri dönüşlerin için. İşte onu bilemiyorum bende, ya bu yaşa kadar değişmedi herif salla gitsin diyorum bi, bi taraftanda ya bu nasıl insan diyorum. Aynı ev içersinde 1 muhabbetimiz bile yok 3 ayda bir gelmeme rağmen, İlk gün nasılsın, işler nasıl birde son gün dönerken hadi güle güle. Konuşulacak kadar bile değerli görmüyorum aslında, ya da nasıl konuşulur onu da bilmiyorum çünkü daha önce gerçekten hiç konuşmadık.

3 günlük dünya boşver sen kalp kırmamaya çalış hele ki baba kalbi. Sabret boşver. Ölünce üzülürsün.

Ben bu iki olayda bir numara görmedim. Benim oğlum evimin dibinde bedelli yapsa bile ben gitmem mesela yemin törenine ki sen burada trakya-erzincan diyosun.

Araba mevzusunda da adam senin de şikayet ettiğin şeye yıkmaya çalışmış ve senden fikir istemiş ve anladığım kadarıyle sen de yılların birikmişliği ile parmağının ucuyla tutmuşsun konuyu.

Eğer bütün olaylar bu iki örnek gibiyse abartıyorsun bnce. Böyle baba modeli çok var.

sen konuşmayı dene bir gün, sallama olsa da olur, iş değiştirecem sen ne diyorsun de, bir kaç bişi danış, evde musluk bozuldu ben bunu nasıl yaparım diye ara (yalanda olsa), oradaki hali tavrı nasıl olacak onu bir gör, ona göre hareket edersin.

Öiko kusura bakma ama yaşın otuz olmuş ama hala 15 gibi davranıyosun gb geldi bana. Anlattığın iki örnek üzerinden yorumlarsak, birincisi tarakyadan elazığa kıçı kırık bi yemin töreni için yaşlı başlı insanları yormak ne. O geleyim dese bile senin gelme diyeceğin yerde bir de kıskançlık yapıp, ona gitti bana gelmem dedi diyorsun. Buradan zaten sende sıkıntı var. Koca adam olmuşsun ananı babanı düşünmen gerek kendinden önce.
İkinci örneğinde de sen zaten umursamamamışsın. Baban da hissetmiştir bunu. Gdip kafasına göre almış arabayı işte. Seni hiç aramasa bu sefer de danışmadan etmeden araba almış diyecektin muhtemelen. Ayrıca Senle konuşması ve senin araştırıp geri dönmen arasındaki süreden bahsetmemişsin gibi. Adan sana sormuş sen bilirsin senin paran ne demek? Git ne yaparsan yap demişsin gibi geldi.
Kısaca arada kavga tartışma da yok dediğin için biraz senin yaşına göre davranmak gerekli biraz da alttan alıp ilgi göstermenle hallolucak seyler.

aile bile olsa beklentileri ayarlamak lazım. sonra hayalkırıklığı, sitem, öfke, tartışma, laf sokma vs oluyor. olduğu gbi kabullenip mümkünse doğru mesafede durmak lazım. o yüzden meslek edinip kendi ayaklarımız üzerinde durmaya çalışıyoruz.

bizim insanımız sever görüntüyle ilgili konuşmayı kendin de hak görür bunu. ben halimden memnunum siz de buna alışsanız iyi edersiniz derdim ben olsam.

bir insanla samimiyet mode: enseye tokat değilsen fiziksel görünüşü hakkında yorum yaptığında tersleneceğini bilmiyorlar. bilmeleri için ne yapıyoruz? tersliyoruz, bozuyoruz. ve artık biliyorlar.

ben bunlar yuzunden 1 yılda verdigim kiloyu 2 ayda geri aldim. kiskandiklarinda boyle soyluyorlar, sakina ciddiye alip moralini bozma.

aynen, ilk seferde ben halimden memnunum diyorum zaten, israrla yorum yapmaya devam edeni tersliyorum ama yilmiyorlar :) neden yani :) bi sorunum olsa goruntumle degistirmek icin bisiler yaparim zaten, bu konuda senin fikrini neden onemsemeliyim? kendilerine bunu sorsalar kapatacaklar cenelerini ama illa yorum yapacak. hayret vallahi, gercekten anlam veremiyorum bazen.

@cay sigara, tuh kotu olmus oyle, ben bi de yaklasik 3 aydir kilomu hic degistirmedim zaten 3 aydir ne kilomda ne gorunusumde bi degisiklik var. kaldi ki yuzumde de kilo vermeden onceki halimle simdiki arasinda bile bi fark yok. inatla koruyorum kendimi ama surekli zayifliyormusum gibi bi tavirlar biseyler. garip gercekten.

"Tombalaksın, tombalak kal. Bizi rekabetle uğraştırma"

Alt metnin bu olduğunu unutmayın. Bunu söyleyen de tombalaksa "ya senin de ihtiyacın var aslında, istersen beraber yapalım". Bunu söyleyen sıskaysa, "sen ne kullanıyorsun gözaltı morlukların için, a bugün kullanmadın mı?".

Tümden haddini aşanlar da var. Daha genç olduğum zamanlarda ofis temizliği yapan kadın bana "senin de kalçan bayağı büyüktü iyi kilo verdin" demişti. Ben de "sen hayırdır benim orama mı bakıyorsun kendi işine bakacağına" demiştim. Çıldırtıyorlar insanı.

ben de çok kilo verdim, herkesin ama herkesin (birkaç kez gördükten sonra bile) "sen çok zayıfladın" demesinden bıktım. yaklaşık son 3 aydır aynı muhabbetler dönüp duruyor. konuşacak başka bir şey yok mu, benim bedenim hakkımda neden yorum yapıyorsunuz ya? nefret ediyorum, şişman gösteren yastıklı bir şeyler giyip öyle çıkacağım artık.

zayıflayınca yüzün çökmesi ve dolayısıyla çirkinleşmek kaçınılmaz oluyor.(kendimden biliyorum) bana da çok yorumlar gelirdi bu şekilde. insanlar yeni yüzüne alıştıkça olumsuz yorumlar azalıp zamanla bitecektir ve yerini iyi ki zayıfladın, harika görünüyorsuna bırakacaktır.

@yazar arkadas, ya ben de uzun bi sure ya ben zayifliyorum yuzumde bi degisiklik var mi diye bakiyorum eski fotograflarla yan yana getirip ama gercekten degisik bisi yok. benim yuzum oldum olasi hep minyondu asla oyle gidili yanakli olmadim. o yuzden yuzumde de bi degisiklik ve cokme olmadi, gozle gorulur bi fark yok yani :) ama ben anlamadim bu insanlari. nasil bu kadar kiskanc ya da kotu niyetli olunabildigine sasiriyorum :/

umarim artik zayifladigimi idrak ederler kafalari basip da yani yildim cunku ben gayet mutluyum demekten, milleti terslemekten. hatta aslimda net olarak yildigim sey, bunca gereksiz ve onemsiz insanla is disinda ufacik bile olsa bir konu hakkinda muhatap olmak zorunda kalmak sanirim. keske bu kadar aptal olmasalar sonra biz ugrasiyoruz.

Kilo alınca degil de zayiflayinca söylediğim biri var. Birden zayıfladı ve enerjisi gitti kadinin, konuşması bile değişti. Nedenini sorunca "birden iştahım kesildi" dedi. Bir zamanlar ben de çok zayıftım ve sağlık problemleri çıkmaya başladı. Sanırım kadın icin endiselendigimden kendime görev edindim. "Yedigime ictigime dikkat ediyorum" gibi bi sey soyleseydi bu kadar sorun olmazdı herhalde. Hasta olmasını istemem, sevdiğim biri sonuçta.

@beetlejuice, iste bende durum oyle degil gayet mutluyum cunku yillardir icimin gittigi ama giyemedigim tum kiyafetleri giyebiliyorum ve yakisiyor artik. bence yuzume bile ekstra isilti geldi mutlu olmamdan sebep. hatta kendimi guzel hissettigim icin artik lise zamanlarindan beri surdugum goz kalemini bile surmeyi biraktim dusun :)

isin garibi tek yaptigim duzenli ve saglikli beslenmek ve haftada 3-4 gun 1 saat civarinda kardio veya pilates yapmak. yani sagliksiz bi zayiflama da yok ortada. oyle olsa 36 beden herkesin hasta olmasi lazim sanki hem dimi :)

Bu model insanlardan nefret ediyorum ben de. Bir de şey insanı var. "Üşümüyor musun?"

@windowsguvenlikduvari ben bi de seyi gordum,

ben: sogukta usuyorumdur
karsimdaki: zayifladin ondan

yani soguk diye usuyemem illa zayifladigim icin -_-

@in vino veritascım zaten sen de iş ortamı, samimiyetsiz vs. demişsin. Yani endiselenenin yoksa evet sinir bozucu. Bir de mutlu ve sağlıklı göründüğünün farkindalarsa peffff!

geri almazlar diye tahmin ediyorum. servise götürün diyecekler.

Bence alırlar. Teknosa değil ama bimeks'ten oyun kolu almıştım bilgisayara. Beğenmedim götürdüm başka bir ürünle değiştirdim. Paketini falan da yırtmıştım. Hiç itiraz etmediker.

Ama kanunen değiştirmeme ya da iade almama hakları var, onu bilin. Tabii MAC'te çalışmaması ayıplı mal olduğu anlamına gelirse durum değişir.

geri aldilar arkadaslar. telefondaki kurumsal musteri hizmetleri "teknik servis kontrol eder ve onaylarsa geri alirlar" demisti.
ben de urunu aldigim subeyi aradim bir de, onlar da "sorun yazilimdan kaynaklandigi icin 24 saat gecmediyse para iadesi yapabiliriz" dediler ve para iadesi gerceklesti.


canimi sikan sey ise, urun windows ta harika calisti, mac icin driver i olmamasi disinda kusursuz. ama buna ragmen, urun tekrar satisa konulmayip, asus a iade edilecekmis :/

Bundan 500 sene sonra gelen bi ekşi sözlük yazarının "ulan zamanında stephen hawking diye bi meczuba amma değer vemişler, bi bildiği de yokmuş" demesi ne kadar yanlışsa günümüzden de bundan 500-1000-2000 sene önceki alimlere laf etmemiz o derece yanlış. O adamlar o dönemin imkanlarıyla uğraştıkları dallara yeni bi bakış açısı getirmişler. Az da olsa çok da olsa bi ilerleme sağlamışlar.

Newton'ın meşhur sözü vardır EkşiDuyuru banner'ına da fare imlecini getirip bekleyince çıkan "Daha ileriyi görebildiysem bu devlerin omuzlarına çıkmam sayesindedir" diye. Bilim kümültatif ilerler ve sonuçta Hipokrat'ın şu an ilkel olduğu her halinden belli olan yöntemleri, İbn-i Sina'nın yine şu an için ilkel yöntemleri olmasa şu an aşıları bulamaz, tomografi çekemezdik. Her bilimde bu şekilde tabi.

buyuk dahi diye nitelendirilen da vinci'nin kutuphanesinde sadece 103 kitap varmis.

gunumuzde interneti kullanan ve nesnel degerlendirme becerisine sahip herhangi bir insan, bu dahi, entelektuel insanlardan daha bilgili olabilir.

Anladığım kadarıyla, bilim soruların neden cevabını aramıyor nasıl cevabını arıyor. Neden sorusu ise felsefik bir soru. Örneğin maddelerin birbirini çekmesi kütleleriyle orantılı ve çeşitli prensiplerle açıklanabilir ve böylece ongoru sahibi oluyoruz. Maddelerin birbirini sevgiyle cekmesi ise felsefi bir yorum. Dolayısıyla tıp için olmasa bile matematik ve felsefede durumun böyle olduğunu düşünüyorum.

spor yapip, saglikli beslenmeye basla.

matematik ya da sudoku'nun pek alakasi oldugunu dusunmuyorum. sozelciler 30'unda alzheimer mi oluyor?

kitap okuyun, uzun dikkat isteyen yeni bir seyler ogrenin.

noun clause : cumle seklinde noun

adjective clause : cumle seklinde adjective

adverb clause : cumle seklinde adverb

yani, cümlede noun, adjective, adverb i ayirt edebiliyorsan, bunlari da edebilmelisin.

bu ornekler de guzel


www.k12reader.com

www.k12reader.com

www.k12reader.com

Hocam şehir neresi?

normal.

fiyatlar uygun, yalnız görselliğe göre fiyat biçen ajansla ben çalışmazdım.

normal hatta ucuz sayılır.

@tears of devil istanbul

bu ne ya, yevme ile çalışanlar bile en az 150tl aliyor; bu kızlar leş gibi fiyatlara çalışıyormuş.

@cay sigara kızların aldığı çok daha az olmalı. daha arada ajansın kâr marjı var, giderleri var, vergisi var, ulaşımı var, yemeği var, vs vs..

dayan yiğidim bikaç aya kalmaz biter.

3 bölümü kaldı toplam.

19 mayıs son

haziran'da biter geyiği. bu da bitince neyse ki vasat hype dizimiz kalmıyor. kafamız biraz rahat edecek.

ben 7. sezonda izlemeye başladım, başlayana dek ben de izleyenleri kucumser, dalga gecerdim. simdi isr izledigim en harika yapimlardan birisi diye düşünüyorum.

al benden de o kadar.. bu ne kardeşim her yerde bıktım be!! Bir de toplanmışlar maç izler gibi yeni bölümü beraber izlemişler ashadfghjk

www.youtube.com

bence batacaklar. cunku calisma prensipleri, promosyon sebebiyle bileti ucuza almaya dayaniyordu. yeni cikan sinema kanunuyla promosyonlu biletler neredeyse yasaklandi.

boyle olunca da kapatmak zorundalar. kacinilmaz.

ayni prensiple calisan, sinema bileti dagitan uygulamalar vardi. hepsi bilet vermeyi yilbasinda durdurdu.

Kullanan bir arkadaşım uygulamada problem olduğunu ve bir kaş gündür maillere de cevap gelmediğini söylemişti

ben sorunsuz kullanıyorum.

iki hafta önce yetersiz bakiye hatası verdi, canlı destekle görüştüm bilet alabildim sonrasında. geçen cumartesi avengers'a bilet alabildim sorun olmadan.

Görenekleri öyledir. Normal olanın öyle olduğunu düşünüyorlardır. Atina'da da balkonlar yemyeşil mesela.
Bir de belediyelerin mecbur tutma olayı var. Amerika'da bazı eyaletlerde öyle. Ön bahçen bakımlı değilse adam gelip cezayı basıyor.

kimi ulkelerde bahcene bakmazsan ceza yiyorsun.